Kişisel sınırlarımız, bizim yaşama dair her şey ve herkesle olan ilişkilerimizi belirler.
İnançlarımız, değerlerimiz, geçmiş tecrübelerimiz ve çevremizden öğrendiklerimizin karışımından oluşan kurallarımızdır.
Toplumda var olabilmek ve sevilebilmek adına onların kabul edebileceği gibi davranırız yani kendimizi bir maske ile tanıtırız. Zamanla bize ait olmayan duygular ve davranışlar bizi mutsuz eder ve boşlukta kayboluruz. Burada önemli olan ne istediğimizi bizden başka kimsenin bilemeyeceği gerçeğidir. Ailemiz ve çevremiz bize sürekli neyin doğru veya yanlış olduğunu anlatmaya çalışır ancak bunu bizden başka kimse belirleyemez. Kim olduğumuzu ve gerçekten ne istediğimizi bilmeli ve bunu mutlaka çevremize anlatmalıyız.
Kişisel sınırlarımızın bizi olumsuz etkilediğini gösteren bazı davranışlar;
Hayır demek isterken evet demek
Söyleyecek bir şeyimiz olduğunda tepkisiz kalmak
Bizi üzen ve haksızlık eden birine karşı susmak
Bir başkasının rahatı için kendimizi rahatsız etmek
Kabul görmek için başkalarının sorunları ile çok fazla ilgilenmek
İlişkilerde kendi isteklerimizi dile getirmemek
Neden kendi sınırlarımızı belirlemeyiz?
Çünkü biz kendimizden önce başkalarının mutluluğuna öncelik veririz. Bu toplumda kabul görememe ve sevilmeme korkusundan kaynaklanır. Sahip olduğumuz işimizi, çevremizi, dostlarımızı kaybetmekten korkarız bu yüzden kendi isteklerimizi ikinci plana atarız. Bazen de kendimizi yeterince iyi tanımadığımızdan kendi sınırlarımızı belirleyemeyiz. Bu aslında çok önemli bir sorundur. Neleri sevdiğimiz veya sevmediğimiz, nelerden keyif aldığımızı bilmek ve bunlara göre yaşamak mutlu bir yaşam için çok önemlidir.
Unutmamalıyız ki, bizi sınırlayan şeyler kendi duygularımız ve isteklerimiz değilse kendimize gerçek olma şansını yine biz vermemiş oluruz. Bu durumda sınırlarımızı aşan kişilere kızmak yerine onlara izin vermemeyi öğrenmeliyiz.